Öyle bir kavga ki bu, kazananı olmayan.
Kurşun sıkıldığında ölüm oyunu oynanan,
Her ölen masum insan memleketi yaralayan,
Düştüğü ocağı alev alev yakan kavuran,
Evladın sarılıp tabuta zamanı değil baba !
Deyip de, on yaşındaki yüreğiyle metaneti,
Öyle bir savaş ki bu amacı toprağı olmayan,
Dini, dili, ırkı, bugünü ve yarınları yanan,
Nifak tohumları serpilmiş yüreklere,
Kim kime kindar, kim kime düşman,
Korkarım kardeş kardeşe, Dost dosta vuracak,
Her düşen düştüğü yerde kalacak.
Yine kaybeden masum çocuklar ve insanlık olacak.
ŞŞ
Kurşun sıkıldığında ölüm oyunu oynanan,
Her ölen masum insan memleketi yaralayan,
Düştüğü ocağı alev alev yakan kavuran,
Evladın sarılıp tabuta zamanı değil baba !
Deyip de, on yaşındaki yüreğiyle metaneti,
Öyle bir savaş ki bu amacı toprağı olmayan,
Dini, dili, ırkı, bugünü ve yarınları yanan,
Nifak tohumları serpilmiş yüreklere,
Kim kime kindar, kim kime düşman,
Korkarım kardeş kardeşe, Dost dosta vuracak,
Her düşen düştüğü yerde kalacak.
Yine kaybeden masum çocuklar ve insanlık olacak.
ŞŞ
Bak göynüm ben ne okullar bıraktım,
Biri merkep ini bulsun, bana semer vursun diye.
Ben ne tezgahlar gördüm, boynundan teker,
Elektrik yüklü havuza karanfil atılmayan,
Bak iki gözüm ben acılı hallerde yangınlar gördüm,
Yüreği yanarken evini seyreden,
Çocuğunu gömerken sebebini merak eden.
Ben ne acılar gördüm kol bir yanda bacak yok ortada,
Gördüm ki bu gözümle, 12 eylül Kurşun sıktı komşu komşuya,
Ben ne haller gördüm ne anlatacak zaman yeter,
Ne de benim yorgunluğumda sana söyleyecek ömrüm.
ŞŞ
Biri merkep ini bulsun, bana semer vursun diye.
Ben ne tezgahlar gördüm, boynundan teker,
Elektrik yüklü havuza karanfil atılmayan,
Bak iki gözüm ben acılı hallerde yangınlar gördüm,
Yüreği yanarken evini seyreden,
Çocuğunu gömerken sebebini merak eden.
Ben ne acılar gördüm kol bir yanda bacak yok ortada,
Gördüm ki bu gözümle, 12 eylül Kurşun sıktı komşu komşuya,
Ben ne haller gördüm ne anlatacak zaman yeter,
Ne de benim yorgunluğumda sana söyleyecek ömrüm.
ŞŞ
Bir insan etnik olmalı her haliyle,
Saçın kaşın kirpiğin Kürt duruyor,
Gözlerinin maviliği Karadeniz kadını,
Heybetli değil fakat Anadolu gibi,
Salınan halin tam bir hanımefendi,
İstanbul gibi, İzmir gibi sere serpe,
Bak öğretmenim Yine aklım sende kaldı.
Türkçe,Kürtçe, Zaza, Lazca, Rumca,
Ne bileyim ermeni yada Çerkez yüreği,
Her dilde sever mi insan insanı,
Gönül sarayını sakladığı yüreğinde,
Öyle insan bakar mı o güzel gözleri ?
ŞŞ
Saçın kaşın kirpiğin Kürt duruyor,
Gözlerinin maviliği Karadeniz kadını,
Heybetli değil fakat Anadolu gibi,
Salınan halin tam bir hanımefendi,
İstanbul gibi, İzmir gibi sere serpe,
Bak öğretmenim Yine aklım sende kaldı.
Türkçe,Kürtçe, Zaza, Lazca, Rumca,
Ne bileyim ermeni yada Çerkez yüreği,
Her dilde sever mi insan insanı,
Gönül sarayını sakladığı yüreğinde,
Öyle insan bakar mı o güzel gözleri ?
ŞŞ
Ön yargınız benden
yana mı?
İçtiğim üzüm bağının
tavrımı,
Yoksa sizden yana,
Yoksa sizden yana,
Şerbetin sarhoşluğumu?
Merak içindeyim,
Merak içindeyim,
İlk ön yargınız ne
oldu acaba!
Şarap derde düştüğünde,
Şarap derde düştüğünde,
Bir ön yargı haliydi,
Mecaz yaşamlarında imamın varlığı.
Mecaz yaşamlarında imamın varlığı.
İmam benim üzümü sevmeme
mi kızmıştı,
Yoksa yaratana gözü
yaşlı duama mı?
Uzattığım şarabı
dökerken üzümün yetiştiği torağa,
Gözlerime bakarak
kılmıştı,
Mevta gördüğü
hayatımın cenaze namazını.
ŞŞ
Ah
sana kelam etmeseydim,
Şiirin içinde seni görmeseydim,
Dilim tutulsaydı o sözleri vermeseydim,
Şiirin içinde seni görmeseydim,
Dilim tutulsaydı o sözleri vermeseydim,
Seni
yazacak kadar değerli görmeseydim.
Farklı
olanı zamanında görseydin,
Senin olan ter ki misal kelimeler kaldı,
Bir çul bir somun yeter di bana da,
Heybem de aş yerine dolu sen kaldı.
Senin olan ter ki misal kelimeler kaldı,
Bir çul bir somun yeter di bana da,
Heybem de aş yerine dolu sen kaldı.
Kalsaydın söz vardı sözüne söz dilimde.
Saltanatım aşk vardı, çaresiz gönlümde,
İnsanlığa insanca bakışımdın gözümde,
Şimdi divane şair ettin sensiz ömürde,
ŞŞ
ŞŞ
Gerçek
cennet güzelliği, halin bakışındı,
Sana yazılan dörtlükler naçar kaldı,
İkrar verdim, senden geçemedim,
Senin için yanarsa gönül yansın.
Bırak sevda dediğin yakışanda kalsın.
Sen sevdadan öte canda can sın,
Papatyalar bu hasret yangınında açsın.
Sana yazılan dörtlükler naçar kaldı,
İkrar verdim, senden geçemedim,
Senin için yanarsa gönül yansın.
Bırak sevda dediğin yakışanda kalsın.
Sen sevdadan öte canda can sın,
Papatyalar bu hasret yangınında açsın.
O güzel gözlerine saklamışlar cenneti,
Bir damla dert dökülürse benden yana,
Yanarım cehennemden önce kalırım arafta,
Kırılmasın gönlün düşmesin saçının teli yerlere.
ŞŞ
Bir damla dert dökülürse benden yana,
Yanarım cehennemden önce kalırım arafta,
Kırılmasın gönlün düşmesin saçının teli yerlere.
ŞŞ
Güzel güzel olurmu,
Bakan göz güzel bakmıyorsa !
Söz sözüm olurmu,
Dayanıpta gönül yanmıyorsa !
ŞŞ
Bakan göz güzel bakmıyorsa !
Söz sözüm olurmu,
Dayanıpta gönül yanmıyorsa !
ŞŞ
Bir insan etnik olmalı her haliyle,
Saçın kaşın kirpiğin kürt duruyor,
Gözlerinin maviliği karadeniz kadını,
Heybetli değil fakat anadolu gibi,
Salınan halin tam bir hanfendi,
İstanbul gibi, izmir gibi sereserpe,
Bak öğretmenim Yine aklım sende kaldı.
Türkçe,Kürtçe, Zaza, Lazca, Rumca,
Ne bileyim ermeni yada çerkez yüreği,
Her dilde severmi insan insanı,
Gönül sarayını sakladığı yüreğinde,
Öyle insan bakarmı o güzel gözleri ?
ŞŞ
Saçın kaşın kirpiğin kürt duruyor,
Gözlerinin maviliği karadeniz kadını,
Heybetli değil fakat anadolu gibi,
Salınan halin tam bir hanfendi,
İstanbul gibi, izmir gibi sereserpe,
Bak öğretmenim Yine aklım sende kaldı.
Türkçe,Kürtçe, Zaza, Lazca, Rumca,
Ne bileyim ermeni yada çerkez yüreği,
Her dilde severmi insan insanı,
Gönül sarayını sakladığı yüreğinde,
Öyle insan bakarmı o güzel gözleri ?
ŞŞ
Bilmezdim noktanın bu kadar kıymetli,
Virgülün paha biçilmez olduğunu.
Bir nokta bir virgülü dahi vermezken,
Nasıl alırım o güzel gözlerindeki sevdayı?
ŞŞ
Virgülün paha biçilmez olduğunu.
Bir nokta bir virgülü dahi vermezken,
Nasıl alırım o güzel gözlerindeki sevdayı?
ŞŞ
Neçe mahirim edepte, saygı da,
Hasret çekerim elim vicdan da,
Akşamları zor ederim sabahı da,
Selam et kalmasın göynüm hüsran da.
ŞŞ
Hasret çekerim elim vicdan da,
Akşamları zor ederim sabahı da,
Selam et kalmasın göynüm hüsran da.
ŞŞ
Çok mu bencil davranıyorum ?
Sanki seni düşünmeden geçirdiğim zamanlar,
Dinlerken seni hatırlatmayan şarkılar var,
Bak şimdi lokmalar dizildi, yutkunamadım.
ŞŞ
Sanki seni düşünmeden geçirdiğim zamanlar,
Dinlerken seni hatırlatmayan şarkılar var,
Bak şimdi lokmalar dizildi, yutkunamadım.
ŞŞ
Nokta ile virgül sevgili değiller değilmi, hani biri
gittiğinde biri de yok olsun.
ŞŞ
ŞŞ
Öyle güzel yaratıcı bakma yaşama, tanrıyı kıskandıracaksın.
ŞŞ
ŞŞ
Sana baktıkça dünya güzeli,
İçim içime sığmıyor,
Memleket kazan diyorum benim kepçe olasım var,
Samanlıkta iğne arar gibi divane seni aramak,
Bir kere gözüne bakıp, omuzlarına şal yaptığın saçlarını koklayıp,
Beni görüp görmemeni umursamadan hissederek seni,
İyi olduğunu görüp de, Dönüp geri gelmek var,
Seslenirsen sende kalır zaman.
ŞŞ
İçim içime sığmıyor,
Memleket kazan diyorum benim kepçe olasım var,
Samanlıkta iğne arar gibi divane seni aramak,
Bir kere gözüne bakıp, omuzlarına şal yaptığın saçlarını koklayıp,
Beni görüp görmemeni umursamadan hissederek seni,
İyi olduğunu görüp de, Dönüp geri gelmek var,
Seslenirsen sende kalır zaman.
ŞŞ
Dedim ki sıradaki parçayı onun için dinleyeceğim.
Gelen parça......
Bu gün dağların dumanı aralandı hoş geldin,
Ahh ışıklar içinde kaldım yandım efendim,
Sen bana yangın ol efendim ben sana rüzgar,
Tutuşsun gün yansın geceler vaktimiz varken.......
ŞŞ
Gelen parça......
Bu gün dağların dumanı aralandı hoş geldin,
Ahh ışıklar içinde kaldım yandım efendim,
Sen bana yangın ol efendim ben sana rüzgar,
Tutuşsun gün yansın geceler vaktimiz varken.......
ŞŞ
Oy
gönlümün insan yüzü, böyle arada
gösterip kendini,
Cennet etme yaşarken zamanı, Zira yüreğim yokluğunda,
Düşün, boyuna posu na kurban olduğum, üç günlük yaşamı,
Sen yoksun ya, işte yaşanılacak zamanların aşkları kavgalı,
Ayaz vuruyor sanki her yerime, nefret ettim Ankara’dan,
Bahar yeni geçti kış geldi, Var beşinci mevsime hayli zaman,
Ne kışın toprağı alışa bildi gidişine, nede yazın papatyalar,
Mahkûm etti o sevdan o kadın yanın o insan özün.
Yaşlansaydık sevdiğim diz dize, dağlar kıskansaydı,
Yok insan kıskanmasın! Nazar ediyor gözleri alışık değil hiç biri,
Güzel sevdalar fazla geliyor zamane insanlarına,
Önce dalga geçiyorlar, Karadeniz gibi hırçınlaşıyorsun,
Yıkmıyorsun hiç bir takayı, koparmıyorsun bağlamanın telini.
Sevdaya alışık değil konuşan diller, sende bilirsin güzel gözlüm
Yeni nesil ayran gönüllü, oyuncak sanırlar aşk ile yanmayı,
Aşkı ilan insanı viran, kelamı yalan, yaşamı bencilikte arayan.
Ben halen mahkûmiyetimi severek çekiyorum,
Cennet etme yaşarken zamanı, Zira yüreğim yokluğunda,
Düşün, boyuna posu na kurban olduğum, üç günlük yaşamı,
Sen yoksun ya, işte yaşanılacak zamanların aşkları kavgalı,
Ayaz vuruyor sanki her yerime, nefret ettim Ankara’dan,
Bahar yeni geçti kış geldi, Var beşinci mevsime hayli zaman,
Ne kışın toprağı alışa bildi gidişine, nede yazın papatyalar,
Mahkûm etti o sevdan o kadın yanın o insan özün.
Yaşlansaydık sevdiğim diz dize, dağlar kıskansaydı,
Yok insan kıskanmasın! Nazar ediyor gözleri alışık değil hiç biri,
Güzel sevdalar fazla geliyor zamane insanlarına,
Önce dalga geçiyorlar, Karadeniz gibi hırçınlaşıyorsun,
Yıkmıyorsun hiç bir takayı, koparmıyorsun bağlamanın telini.
Sevdaya alışık değil konuşan diller, sende bilirsin güzel gözlüm
Yeni nesil ayran gönüllü, oyuncak sanırlar aşk ile yanmayı,
Aşkı ilan insanı viran, kelamı yalan, yaşamı bencilikte arayan.
Ben halen mahkûmiyetimi severek çekiyorum,
Mahkûmiyetim bitecek diye, bitmeden işliyorum suçu,
Ya aşkınla ya gözünle, ya da inat saçını kokluyorum,
Özlüyorum seni, bitmesin istiyorum sana suçlu yüreğimde cezalar.
ŞŞ
Ya aşkınla ya gözünle, ya da inat saçını kokluyorum,
Özlüyorum seni, bitmesin istiyorum sana suçlu yüreğimde cezalar.
ŞŞ
Sendeyim
kınalı kuzum,
Dertli bir gitaristin kınalı parmaklarında,
Sözünde sesinde esas yara,
’’Bir gün diyor çıkıp gel uzak yollardan,
Benim can yaramı sarmak için,
Çünkü bir nefes ki aşk sana benzer.’’
O söylerken bu kadar akşamdan kalma,
Neyleyim, yazmak dahi zor geliyor bana,
Dertli bir gitaristin kınalı parmaklarında,
Sözünde sesinde esas yara,
’’Bir gün diyor çıkıp gel uzak yollardan,
Benim can yaramı sarmak için,
Çünkü bir nefes ki aşk sana benzer.’’
O söylerken bu kadar akşamdan kalma,
Neyleyim, yazmak dahi zor geliyor bana,
Saklambaç oynuyoruz rakı ayrı yerde, peynir ayrı.
Bizi de çal bu gece diyorum kadeh elimde,
Taşkınlık yapma sizi çalmışlar zaten diyor garson,
Gözümdeki yaştan mı anladı bilmem,
Kimlere çaldırdın yaşanası kalan zamanı?
Şimdi rakı bile pişman anasondan yana,
O da benim seni andığım gibi alkolle anılır olmuş.
Şimdi o sevdiğin türküler daha anlamlı,
Her yaralı söz, aşka dair beste sen olmuş.
Niyetim yok taşkınlıkla geçecek bir ömre,
Seninle yaşanılacak kalmamışsa yeter derim ömrüme.
Şener Kaya