31 Ağustos 2018 Cuma


Öyle bir kavga ki bu, kazananı olmayan.
Kurşun sıkıldığında ölüm oyunu oynanan,
Her ölen masum insan memleketi yaralayan,
Düştüğü ocağı alev alev yakan kavuran,
Evladın sarılıp tabuta zamanı değil baba !
Deyip de, on yaşındaki yüreğiyle metaneti,
Öyle bir savaş ki bu amacı toprağı olmayan,
Dini, dili, ırkı, bugünü ve yarınları yanan,
Nifak tohumları serpilmiş yüreklere,
Kim kime kindar, kim kime düşman,
Korkarım kardeş kardeşe, Dost dosta vuracak,
Her düşen düştüğü yerde kalacak.
Yine kaybeden masum çocuklar ve insanlık olacak.
ŞŞ


Bak göynüm ben ne okullar bıraktım,
Biri merkep ini bulsun, bana semer vursun diye.
Ben ne tezgahlar gördüm, boynundan teker,
Elektrik yüklü havuza karanfil atılmayan,
Bak iki gözüm ben acılı hallerde yangınlar gördüm,
Yüreği yanarken evini seyreden,
Çocuğunu gömerken sebebini merak eden.
Ben ne acılar gördüm kol bir yanda bacak yok ortada,
Gördüm ki bu gözümle, 12 eylül Kurşun sıktı komşu komşuya,
Ben ne haller gördüm ne anlatacak zaman yeter,
Ne de benim yorgunluğumda sana söyleyecek ömrüm.
ŞŞ

  
Bir insan etnik olmalı her haliyle,
Saçın kaşın kirpiğin Kürt duruyor,
Gözlerinin maviliği Karadeniz kadını,
Heybetli değil fakat Anadolu gibi,
Salınan halin tam bir hanımefendi,
İstanbul gibi, İzmir gibi sere serpe,
Bak öğretmenim Yine aklım sende kaldı.
Türkçe,Kürtçe, Zaza, Lazca, Rumca,
Ne bileyim ermeni yada Çerkez yüreği,
Her dilde sever mi insan insanı,
Gönül sarayını sakladığı yüreğinde,
Öyle insan bakar mı o güzel gözleri ?
ŞŞ

Ön yargınız benden yana mı?
İçtiğim üzüm bağının tavrımı, 
Yoksa sizden yana,
Şerbetin sarhoşluğumu?
Merak içindeyim,
İlk ön yargınız ne oldu acaba!
Şarap derde düştüğünde,
Bir ön yargı haliydi, 
Mecaz yaşamlarında imamın varlığı.
İmam benim üzümü sevmeme mi kızmıştı,
Yoksa yaratana gözü yaşlı duama mı?
Uzattığım şarabı dökerken üzümün yetiştiği torağa,
Gözlerime bakarak kılmıştı,
Mevta gördüğü hayatımın cenaze namazını.
ŞŞ


Ah sana kelam etmeseydim,
Şiirin içinde seni görmeseydim,
Dilim tutulsaydı o sözleri vermeseydim,
Seni yazacak kadar değerli görmeseydim.

Farklı olanı zamanında görseydin,
Senin olan ter ki misal kelimeler kaldı,
Bir çul bir somun yeter di bana da,
Heybem de aş yerine dolu sen kaldı.

Kalsaydın söz vardı sözüne söz dilimde.
Saltanatım aşk vardı, çaresiz gönlümde,
İnsanlığa insanca bakışımdın gözümde,
Şimdi divane şair ettin sensiz ömürde,
ŞŞ



Gerçek cennet güzelliği, halin bakışındı,
Sana yazılan dörtlükler naçar kaldı,
İkrar verdim, senden geçemedim,
Senin için yanarsa gönül yansın.
Bırak sevda dediğin yakışanda kalsın.
Sen sevdadan öte canda can sın,
Papatyalar bu hasret yangınında açsın.



O güzel gözlerine saklamışlar cenneti,
Bir damla dert dökülürse benden yana,
Yanarım cehennemden önce kalırım arafta,
Kırılmasın gönlün düşmesin saçının teli yerlere.
ŞŞ



Güzel güzel olurmu, 
Bakan göz güzel bakmıyorsa !
Söz sözüm olurmu, 
Dayanıpta gönül yanmıyorsa !
ŞŞ



Bir insan etnik olmalı her haliyle,
Saçın kaşın kirpiğin kürt duruyor,
Gözlerinin maviliği karadeniz kadını,
Heybetli değil fakat anadolu gibi,
Salınan halin tam bir hanfendi,
İstanbul gibi, izmir gibi sereserpe,
Bak öğretmenim Yine aklım sende kaldı.
Türkçe,Kürtçe, Zaza, Lazca, Rumca,
Ne bileyim ermeni yada çerkez yüreği,
Her dilde severmi insan insanı,
Gönül sarayını sakladığı yüreğinde,
Öyle insan bakarmı o güzel gözleri ?
ŞŞ



Bilmezdim noktanın bu kadar kıymetli,
Virgülün paha biçilmez olduğunu.
Bir nokta bir virgülü dahi vermezken,
Nasıl alırım o güzel gözlerindeki sevdayı?
ŞŞ




Neçe mahirim edepte, saygı da,
Hasret çekerim elim vicdan da,
Akşamları zor ederim sabahı da,
Selam et kalmasın göynüm hüsran da.
ŞŞ



Çok mu bencil davranıyorum ?
Sanki seni düşünmeden geçirdiğim zamanlar,
Dinlerken seni hatırlatmayan şarkılar var,
Bak şimdi lokmalar dizildi, yutkunamadım.
ŞŞ



Nokta ile virgül sevgili değiller değilmi, hani biri gittiğinde biri de yok olsun.
ŞŞ




Öyle güzel yaratıcı bakma yaşama, tanrıyı kıskandıracaksın.
ŞŞ



Sana baktıkça dünya güzeli,
İçim içime sığmıyor,
Memleket kazan diyorum benim kepçe olasım var,
Samanlıkta iğne arar gibi divane seni aramak,
Bir kere gözüne bakıp, omuzlarına şal yaptığın saçlarını koklayıp,
Beni görüp görmemeni umursamadan hissederek seni,
İyi olduğunu görüp de, Dönüp geri gelmek var,
Seslenirsen sende kalır zaman.
ŞŞ

  

Dedim ki sıradaki parçayı onun için dinleyeceğim.
Gelen parça......
Bu gün dağların dumanı aralandı hoş geldin,
Ahh ışıklar içinde kaldım yandım efendim,
Sen bana yangın ol efendim ben sana rüzgar,
Tutuşsun gün yansın geceler vaktimiz varken.......
ŞŞ


Oy gönlümün  insan yüzü, böyle arada gösterip kendini,
Cennet etme yaşarken zamanı, Zira yüreğim yokluğunda,
Düşün, boyuna posu na kurban olduğum, üç günlük yaşamı,
Sen yoksun ya, işte yaşanılacak zamanların aşkları kavgalı,
Ayaz vuruyor sanki her yerime, nefret ettim Ankara’dan,
Bahar yeni geçti kış geldi, Var beşinci mevsime hayli zaman,
Ne kışın toprağı alışa bildi gidişine, nede yazın papatyalar,
Mahkûm etti o sevdan o kadın yanın o insan özün.
Yaşlansaydık sevdiğim diz dize, dağlar kıskansaydı,
Yok insan kıskanmasın! Nazar ediyor gözleri alışık değil hiç biri,
Güzel sevdalar fazla geliyor zamane insanlarına,
Önce dalga geçiyorlar, Karadeniz gibi hırçınlaşıyorsun,
Yıkmıyorsun hiç bir takayı, koparmıyorsun bağlamanın telini.
Sevdaya alışık değil konuşan diller, sende bilirsin güzel gözlüm
Yeni nesil ayran gönüllü, oyuncak sanırlar aşk ile yanmayı,
Aşkı ilan insanı viran, kelamı yalan, yaşamı bencilikte arayan.
Ben halen mahkûmiyetimi severek çekiyorum,
Mahkûmiyetim bitecek diye, bitmeden işliyorum suçu,
Ya aşkınla ya gözünle, ya da inat saçını kokluyorum, 
Özlüyorum seni, bitmesin istiyorum sana suçlu yüreğimde cezalar.
ŞŞ



Sendeyim kınalı kuzum, 
Dertli bir gitaristin kınalı parmaklarında,
Sözünde sesinde esas yara,
’’Bir gün diyor çıkıp gel uzak yollardan,
Benim can yaramı sarmak için,
Çünkü bir nefes ki aşk sana benzer.’’
O söylerken bu kadar akşamdan kalma,
Neyleyim, yazmak dahi zor geliyor bana,
Saklambaç oynuyoruz rakı ayrı yerde, peynir ayrı.
Bizi de çal bu gece diyorum kadeh elimde,
Taşkınlık yapma sizi çalmışlar zaten diyor garson,
Gözümdeki yaştan mı anladı bilmem,
Kimlere çaldırdın yaşanası kalan zamanı?
Şimdi rakı bile pişman anasondan yana,
O da benim seni andığım gibi alkolle anılır olmuş.
Şimdi o sevdiğin türküler daha anlamlı,
Her yaralı söz, aşka dair beste sen olmuş.
Niyetim yok taşkınlıkla geçecek bir ömre,
Seninle yaşanılacak kalmamışsa yeter derim ömrüme.
Şener Kaya





Yanarım yanarım, boşa geçen yaşanmamış zamanlara yanarım.
Paylaşılmamış bir ömrün bekletilen ve çürümeye bırakılmış anına.
Gülen yüzünün cennetini, bazen kadınsı hüznün yaşamalı seni insan.
Varlığının cesaretinde, canı pahasına senin olmalı inanmalı yaşam.
Zaman kaygısında telef etmemeli, aynaya her gün bakmamalı adam.
Bütün kötülüklere cimri olmalı, sevdasına yar gibi, göl deniz olmalı,
ŞŞ


 İnsan nazım okurken, 
Mapus olası geliyor,
Sevdası olası geliyor,
Kızıl saçlı yüreğinin bacısı.
Memlekete hasret kalası,
Her hangi birinden değil haa
Bi don fanila isteyesi geliyor,
Kendini severek mapus ettiği,
Sevda yüklü kadınının gönlünden.
ŞŞ


 Den sizim biliyorum, haa birazda dengesiz !
Yoksa insan insana bunu yapar mı,
Yapmaz güzel gözlüm yapmaz siyah saçlarına kurban olduğum,
İnsan hiç tanımadığına tutulur da, bin yıllık yazar mı !
Elli yıldır yanı başında yatan kadına günaydın,
Sen geç kalk hatun ben bi koşu kahvaltı kuram
diyememiş, çaydanlığı ocağa koymaya aciz aşklar bilinen G ü z e l i m.
Benimki hakkaten delilik dedim yaa dengesiz seviyorum,
Sade seni değil gönül kurşunum, demli çayımı da.
Sigarayı da bırakayım diyorum hüzünlü hüzünlü kendime,
Sonra derdimi nasıl üflerim diyorum, sigara mı elime alıp,
Tüm umutsuz anlarımı yakıyorum.
Delilik ya bu takılıyorum ,
Seni düşünürken, Filmi okuyorum, Kitabı seyrediyorum, yemeği ocakta unutuyorum,
Fakat ömrümün varı gönül sarayım seni düşünmekten kendimi alamıyorum.
Den sizim biliyorum, Sanki biraz da edepsiz
Seni düşünürken hep özlüyorum.
ŞŞ




Yaşanacak zamanlar vardı, 
Biz daha iyisini arıyorduk,
O arada yaşamayı unuttuk.
Mutlu günler yazılmıştı kadere,
Paralı günler arar olduk,
Güveni, sevmeyi unuttuk,
Güzel çocuklar büyütecektik,
Yakışıklı koca, güzel kadın arıyorduk,
Ruhu güzel insanı unuttuk.
Sevmeyi bildiğimizi zannediyorduk,
Hoş görüsü , tahammülü olmayan!
Gerçek sevgiyi yaşamayı unuttuk.
Okuduk gezdik gördük kültür dedik,
Paralı, kariyerli, kültürlü, eşekler aradık,
İnsan olmayı paylaşmayı unuttuk.
Eskiler sabır derdi, el ele verirdi,
Biz çemkir dik, her söze söz ekledik,
Kendimizi halt zannedip aile olmayı unuttuk.
Biz onu beğenmedik buna kulp taktık,
Zor günlere hiç yatırım yapmadık,
Özgürüm derken kendimizi unuttuk.
Ş



Esas merak ettiğim ne biliyor musun !
Ya sen üzülürsen, ya hayallerin yıkılırsa ?
Ya gözünde çaresizliğin göz yaşı, dudağında dişlerin ve çenen titremeye başlarsa?
Ya solarsan ? Korktum şimdi.
ŞŞ



Seni düşünmek, biraz barda Hüsnü Arkan dinlemek,
Seni düşünmek ezginin günlüğünden şarkı seçmek,
Seni özlemek Vedat sakman da şarap tüketmek,
Seni kaybetmek Yaşar Güvenir den sensiz sadet neymiş,
Gelmeme ihtimalin Ahmet Telli den gidersen yıkılır bu kent,
Sensizliği Attila İlhan anlatır ben sana mecburum,
Yokluğunu Cem Adrian kan revan içindeyim diye haykırır.
Ben sessizken isyan diye gitarını kırar halil sezai,
Ali Atay sorardı eksik bir şey mi var,
Demet Evgar dan dinlersin sana nasıl tutulduğumu fark etmeden,
Sonra Cem karaca nın Sen de başını alıp gitme yi mırıldanarak.
İçerken rakımı kara sevdam derdim Soner Olgunla.
Şebnem Ferah kadar güçlü olamazdım sil baştan ,
Rubato dinlemeye başlardım bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm.
Hep ağzımda aynı kara deniz ezgisi diz dize, özgür babacandan.
ŞŞ




Sabah sana uyandım, akşam sensiz
Yemekte yemedim, yalnızlıkla doydum
Sana uyandım dedim ya, uyumadı gönlüm,
Hep telefondaydı gözüm, aramaz dedim,
Sonra tebessüm ettim telefonumu vermedim ?
Ne kadar unutkan oldum son günlerde,
Senin beni unuttuğun gün başladı sen de kalmışlığım.
Evden çıktım kapının üstünde unuttum anahtarı,
Aslında gelirsen diye bıraktım, seni unutamadım.
Sabah nesrin abla yine almış rengarenk sepeti,
Akşam çiçek almadın dedi, unuttum dedim,
Aslında unutmadım sen yoktun bende almadım.
Yine sensiz akşam olacak, yemekte hüzün olacak,
Unuttum söylemeyi seni seviyorum demeyi.
ŞŞ


Çiçek gibi yüzü, gözleri sanırsın gelincik karası,
Ayaklar kirli naylon terlik giydiği, elinde bebeği,
Yol kenarında egzoz dumanlarının arasında,
Oyun oynar beş taş, yanından geçen insanlar,
O süslü ablalar, kocaman amcalar aşağılar gözlerle.
Umut kokar keçe gibi saçları, yıkayıp durulasan,
Mendil uzatırlar öyle masum öyle güzel bakışla,
Bee çocuk nasıl öderim ben senin çocukluğunu,
Hayallerini, o masum hallerini mendil karşılığında?
ŞŞ





Aklım sen fikrim sen,
Takılıp peşine nasıl gittin kadınım,
Benden çok mu sevdi ?
Şaka yapıyor yaradan bana,
Böyle vakitsiz can mı alınır ?
Seni toprağa, ben yaşayan mevta.
Bir taşla iki güvercin vurdu Azrail,
Sen yere düştün kurtuldun da,
Benim kanadım kırık sürünürüm,
Seninle yer yüzümü gördüm,
Sonsuz gök yüzü masmavi özgürlük,
Masal gibi, yetişkinlerin dinlediği.
Şimdi türkü gözlüm, ben toprağına el süreyim,
Sende beni yalnız koma uykuda,
Gel de yanağıma kokunu ver.
Şimdi gidiyorum, aklım sen fikrim sen,
Birde toprağından öpeyim.
Gidiyorum fakat yakındır temelli yanına gelmem.
ŞŞ




Can benim aş benim kime söz ola,
Hasret benim özlem benin insana nesi,
Yar benim dert benim ellere ne kelam,
Ölüm benim hesap benim bu ne hall.
Umut canda ser, aş bir somun cana yeter,
Geldin mi, hasret özlem gam kasavet biter,
Yarim başı omzuma düşmüş, neşem gelir,
Arkama düşme Azrail senin de sıran gelir.
ŞŞ


Şimdi gidilecek bir yer arıyorum,
Uzaklara, benden daha uzağa,
Nereye kaçırabilirim bu umutsuzluğu ?
Bilmiyorum...
Hep bekliyorum dağda, ormanda
Her akşam ve sabahında .
Kahrolası bir düşüncesin kahredici,
Bilmiyorum...
Yaşanılası her şey yarım kalmış gibi,
Sende aşk, bende mutluluk unutulmuş,
Yüzümü çevirsem özlem hepten hasret,
Bilmiyorum...
Bilmiyorum senden uzak benden uzak
Neresi var gönülden tenden uzak,
Gidesim var gitmem gereken gönle
Biliyorum sana koşasım var.
Ş.Kaya




Ne çok borcum var ödeyemediğim,
Anneme babama, belki abime, kardeşime.
İlkokul öğretmenime,
Ortaokulda ilk sevgilime,
Lisede bira içtiğim arkadaşıma
Askerde silah arkadaşıma,
Mapusta ranza mahkumuna,
Sokakta mendil satan çocuğa,
Ne çok borcum var ödeyemediğim,
Eski karıma,
En çokta kızıma,
İş yerinde dostuma,
İbadette Yaradana,
Aç gözlülüğümle doğaya,
Sustuğum için zamana,
Görmezden geldiğim için insanlığa,
Ne çok borcum var Allah'ım sana.
Gönder icara memurunu ödeyelim toprakta.
ŞŞ


Sevda tende buhran nefsinde esaret olur,
Aşk ruhunda söz gözünde perde olur,
Bir bilsen sevda dediğin nasıl namerttir,
Bir bilsen aşk dediğin nasıl bir nimettir...
ŞŞ


Serveti hazine olsam kıble bildiğin yerde,
Hazinen de vicdan olsam, sözün bittiği anda,
Gönlüne dokunabilir miyim her üç söz bir dua da,
İnsan eyledim, insana zarar şu zamanda aklıda, ahıda.
ŞŞ



Ulan bir bak vefasız,
Hiç yakışıyor musun bir başkasının yanına !
Bir bak yalancı, sensiz ben yakışıyor muyum yaşama ?


Mutluluk gönülde bulunur, yer bilmez yurt bilmez.
Sevda gözden okunur, hasret bitmez yalan bilmez,
Yürek işidir yaşamak, mecnun yanar da meşk bilmez,
Düştün mü bir kere sevdaya an bilmez zaman yetmez.
ŞŞ




Hiç utanmadım seni yüreğime yazarken,
Kimseler kınamadı mutlu hallerimi,
Kahvede okey oynarken yada pişti atarken.
Sabah uyandığımda sen doğuyor dun,
Akşam sanki dolunay gibi gel de git me duruşun,
Hangi vakıt aldın yüreğini benden ?
Hangi zalim, seni güldüren kahkahaların,
Güzel gözlerinin içinde idam etti beni ?
Ve sen ne zaman karar verdin seni benden almaya ?
Şimdi çok utanıyorum, seni yüreğimden silemedim !
Kimselerle konuşmuyorum, mutsuz hallerim,
En ıssız yerlerde senle sarhoş, senle kavgalı oldum.
Hiç unutmadım, utanmadım, unutamadım seni...
ŞŞ